CANLAR43
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Alevilerin namazı cem ibadetidir (1)

Aşağa gitmek

Alevilerin namazı cem ibadetidir (1) Empty Alevilerin namazı cem ibadetidir (1)

Mesaj  canlar43 C.tesi Şub. 23, 2008 1:40 am

Sünni ve Şii misyonerler tarafından Alevilere yönelik gerçekleştirilen en önemli tacizlerden biri de namaz ibadeti ile ilgilidir. Buna göre Sünni ve Şii kimi çevreler, gerçeğin hilafına, bilinen şekil ve kalıplara dökülmüş namazı İslam’ın bir buyruğu olarak gördüklerinden, Alevileri kendi anladıkları biçimiyle namaz kılmadıkları ve böyle bir şekilsel zorunluluğu kabul etmedikleri için tekfir etmekte yahut cehaletle suçlamaktadırlar. Oysa gerçek bambaşkadır. Hiç kuşku yok ki, bu gerçeği savunmak konusunda Alevi inanç ve kültürü gereken donanıma sahiptir. Biz bu çalışmamızla o donanımı gözler önüne sermek istiyoruz.
Öncelikle namaz sözcüğünü semantik açıdan / anlambilimsel olarak inceleyelim. Namaz bilindiği üzere Farsça bir sözcüktür. Aslı “ Nemaz” dır. Sözlükte dua, yalvarış, yakarış gibi anlamlara gelmektedir. Sözcüğün Farsça olmasından da anlaşılacağı üzere Kur’an’da namaz sözü geçmemektedir. Bunun yerine aynı anlama gelen Arapça bir sözcük mevcuttur. Namazın Arapça’daki karşılığı “ salat “ ifadesidir.
“ Salat ” ifadesini temel alarak namaza kanıt arayan Sünni ve Şii bilginler yer yer salat sözcüğü dışında başka sözcükleri de kendi teolojik tezleri paralelinde aynı anlama gelmek üzere yorumlamaktadırlar.
Bu sözcükler; tesbih / yüceleme, zikr / anma, sabah kur’an’ı / sabah okuması vb.dir. Bu sözcükler; bilinen haliyle şekle dökülmüş namaz anlamına gelmediği halde o anlama geliyormuşçasına kullanılmaktadır.
Namazın nasıl kılınacağı konusunda Kur’an’da hiçbir bilgi yoktur. Bu da gösteriyor ki namaz bir dua etkinliği olarak toplumdan topluma ve kültürden kültüre başka biçimlerde yerine getirilebilir bir tapınma faaliyetidir. Sadece bir kültürün tapınma faaliyetini tüm Müslüman toplumlara dayatmak İslam adına kültür emperyalizmi yapmaktan başka bir şey değildir. Şekilsel bakımdan bilinen haliyle namaz, Orta Doğu ve Arap halklarının tapınma biçimidir. Kıyam / Ayakta durma, Rukü / Eğilme, Secde / Yere kapanma ve Ka’de / Oturma adı verilen şekillerle gerçekleştirilen namaz ibadeti İslami bir zorunluluk olmayıp tümüyle geleneğin ürünüdür. Namazın İslami olan yönü Tanrı’nın adının yüceltilmesi, ona boyun eğilmesi ve ona yalvarıp yakarılmasıdır. Şekilsel yani zahiri yönünü İslami bir zorunluluk olarak görmek yüzyılların getirdiği körleşmeden başka bir şey değildir. Tanrı kendisini anmak isteyen kullarına belli şekilleri zorunlu kılacak kadar sığ bir varlık değildir. Asıl olan Allah’ın anılması ise bunun belli bir şekle hapsedilmesi insani açıdan insafsızlık olduğu kadar dinsel anlamda da bağnazlıktır.
Buna karşın şurası bir gerçek ki, insanlar özellikle de Sünni ve Şii Müslümanlar yüzyıllardır alıştıkları, kanıksadıkları ve belledikleri şekil şartlarına hapsedilmiş bir namazdan başka türlü bir ibadeti kabul etmekte elbette ki zorlanacaklardır. Ancak unutulmamalı ki bu zorlanma İslam adı altında gerçekleştirilen Arap Kültür Emperyalizminin yürek burkan ve can acıtıcı bir sonucudur. Bu yürek burkuntusunu ve can acısını ortadan kaldırmanın yolu, yüce Allah’ın dinini bir ırkın kültürüne hapsetmek isteyen çevrelere kararlılıkla karşı çıkmaktan geçmektedir. Biz bu kaşı çıkışı gerçekleştirmek adına yola çıktık.
Bu karşı çıkışta Alevi ulularından, Horasanlı, Türkistanlı Türkmen pirlerinden aldığımız manevi güç, kuşku yok ki en büyük direnç kaynağımızdır.
Arap ve diğer Orta Doğu halklarının tapınma biçimini, “ Namaz ancak böyle olur. Başka türlü olmaz !” diye dayatanlara karşı Alevi ulularının nefesleriyle verdiği yanıtlara geçmeden önce Sünni misyonerlerce ileri sürülen günlük namazların beş vakit olduğu şeklindeki iddiaya ve Şii misyonerlerin üç vakit ısrarlarına değinmek ve bu konudaki akıl tutulmasını gözler önüne sermek istiyoruz.
Sünni kimi din bilginleri Kur’an’da günlük beş vakit namazın buyurulduğu düşüncesindedirler. Bu düşünceye varmak için esas aldıkları söz konusu ayet şudur:


"...Güneşin doğmasından önce de, batmasın dan önce de Rabbini övgü ile tesbih et. Gecenin bazı saatlerinde ve gündüzün taraflarında da tesbih et ki, rızaya ulaşasın.”
( Taha suresi,130)
Bu ayette namaz / salat sözcüğü yerine tesbih yani yüceleme sözü kullanılmıştır. Fakat sanki salat sözcüğü kullanılmış gibi davranılmakta ve beş vakit namaza en güçlü kanıt denilerek bu ayet ileri sürülmektedir. Ayrıca bu ayette “etraf “ yani “taraflar” ifadesi geçtiği halde pek çok yorumcu bu sözcüğü “ iki tarafında / gündüzün iki tarafında yani iki ucunda “ biçiminde anlamlandırmaktadır. Oysa “iki taraf” ifadesinin Arapça’daki karşılığı “tarafeyn” dir.
Görüldüğü üzere bu ayette iki çarpıtma vardır. Biri, namaz sözcüğü kullanılmadığı halde kullanılmış gibi davranılmış olmasıdır. İkincisi ise, taraflar sözcüğünün iki taraf / iki uç biçiminde tahrif edilmiş olmasıdır.
Eğer bu ayet Sünni anlayış doğrultusunda çarpıtılmadan anlaşılmaya çalışılırsa beş değil altı vakit namaz ortaya çıkmaktadır. Şöyle ki;
Güneşin doğmasından önce bir,
Batmasından önce iki,
Gecenin bazı saatlerinde üç,
Gündün üç tarafında da üç vakit olmak üzere toplam altı vakit.
Oysa bilindiği kadarıyla altı vakit namazı iddia eden muteber hiçbir görüş yoktur.
Alevi inancı açısından bakıldığında bu ayetten çıkan yorum şu olmalıdır. Sabah, akşam, gece, gündüz ve her ne vakitte olursa olsun Allah sürekli anılabilir. Bu anmanın şekli yoktur. Bu, bir sözle de olabilir, bir hareketle de olabilir. Kişi buna içinde yaşadığı toplumun gelenekleri çerçevesinde karar verebilir.
Bir başka ayet ise şöyledir:
“Gündüzün iki ucunda ve gecenin bir kısmında namaz kıl. Doğrusu iyilikler kötülükleri giderir." (Hud suresi : 114)

Bu ayette iki taraf ifadesi doğru bir biçimde kullanılmıştır. “ Gecenin bir kısmında “ ifadesi bazı yorumcular tarafından “ Gündüzün geceye yakın kısımları “ biçiminde anlamlandırılmaktadır.
“ Kısımlar“ yani “ Zülef “ ifadesi Arapça çoğul kuralları çerçevesinde en az üç adet anlamında kullanılmaktadır. İki adet için başka bir çoğul kuralı vardır ki burada ikil çoğul değil en az üç adet anlamına gelen çoğul eki kullanılmıştır.
Ayrıca diğer ayetin tersine tesbih yada zikr gibi sözcükler yerine açıkça Namaz / salat sözcüğü kullanılmıştır. Fakat yine de bu ayette “Gecenin bir kısmında” yada “ Gündüzün geceye yakın kısımları “ ifadesiyle hangi vakitlerin kastedildiği belli değildir. Oysa yorumcular; akşam, sabah ve yatsı namazlarının kastedildiğini ileri sürmektedirler.
Bir başka ayet:
"Namazları ve orta namazını koruyun ve Allah'a gönülden boyun eğiciler olarak durun."
(Bakara Suresi, 238 )
canlar43
canlar43
Admin

Mesaj Sayısı : 263
Kayıt tarihi : 04/01/08
Yaş : 50

https://canlar43.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz