Alevilikte 12 hizmet vegörevleri (4)
1 sayfadaki 1 sayfası
Alevilikte 12 hizmet vegörevleri (4)
Duvazlar bitinceZakirler sazlarının üzerine hafif eğilir, “diyelim Allah Allah”derler Dede şu gülbengi okur:
"Allah Allah... Hizmetleriniz kabul ola. Muradlarınız hâsıl ola. Muhammed Ali, Ehl-i Beyt katarlarından, didarlarından ayırmaya. Adlarını zikrettiğiniz on iki imamların himmeti üzerinizde ola. Diliniz dert görmeye. Hakk erenler cümlemizi delili Şah-ı Merdân’dan ayırmaya. Dil bizden nefes Hazret-i Pir Hacı Bektaş-ı Veli'den ola. Gerçek erenler demine hüü."
Burada gözcü"dâr çeken didar göre erenler sefasına ere” der, Ayaktaki ve edep-erkânlı canlar rahat otururlar böylece meydan açılmış olur. Görev itibariyle Bilalı Habeş’i temsil eder.
6.) Süpürgeci(Ferraş) :
Peyikçi’den sonra süpürgeci(farraş) gelir.Cem meydanını iki kez “Allah Muhammed Ali “ diyerek yeri süpürür. Fakat süpürge yerden toz çıkarmaz. Süpürürken süpürge, eski yazıdaki “vav” harfi şeklinde bir sağa bir sola doğru gider gelir. Vav harfi Lâtin harflerindeki 9 rakamı gibi bir harftir. Bu süpürme işlemi simetrik şekilde yapılır. Yani önce 9 harfine benzetilerek süpürülür. Sonra 9 harfinin simetriği şeklinde süpürülürdü. Bu şekle tasavvufta çifte vav denir. “Vav” harfinin Ebced hesabına göre sayısal değeri 6’dır. İki tane “vav” yan yana gelince sayısal değerler 66 olur. Eski yazıda Allah yazdığınız zamanda Elif 1, Lâm 30 + Lâm 30 + h 5 = 66 yapar. Buna Bektaşîlikte Hurûfi (harfler) neşesi denir. Yani burada yapılan salâtların (ibadet, namazların) Allah rızası için yapıldığı anlatılmaktadır.[9]”
Süpürgeci, Dedenin karşısına geçer
“Allah Allah ! Üç bacıyız, güruhu naciyiz kırkların ceminde süpürgeciyiz. Süpürgeyi çaldı Selman, kör olsun Mervan, zuhur etsin Mehdi’yi sahibi zaman, Allah eyvallah, nefes pirdedir”der. Pir de ona gülbank çeker. Süpürgeci oturur. Süpürgenin iki manası vardır. Zahiri manası canlara çevrenizi temizleyin süpürün pislik içinde oturmayın, batıni manası ise, insanın iç dünyasına hitap eder. Süpürgecinin okuduğu tercümanda gürûhu naciyiz derken manası kurtulanlar topluluğundanız. Çünkü gerçek anlamda nefsinden kurtulanlar gürûhu naciden sayılır. “Kırkların ceminde süpürgeciyiz” derken, Hak cemi içinde görevimiz temizliktir, kalpleri temizleriz. “” Süpürgeyi çaldı Selman “’ın anlamı ise, Selman Fâris’dir . Selman Ehl-ibeyt yolunun mürşitlerindendir. Mürşid insanın içini temizler. ”Kör olsun Mervan” İnsanın içindeki kötü nefis kör olsun. ”Uyansın Mehdiyi sahibi zaman “ kötü nefis yok olunca onun yerine rahman hâkim olur. Mürşide teslim ol ki, o senin içindeki kötü huylarını gidersin. Seni irşad etsin, senin iç dünyana Hakk hâkim olsun.
Süpürgeci hizmetten sonra ibadet faslı başlar önce zakir saz ile düvaz denilen on iki imamların isimlerinin geçtiği ve ayrı ayrı övüldüğü deyişler okunur. Deyiş yörelere göre nefes, âyet, kelâm olarak da söylenir ki bunlar ilâhilerdir[10]. Bu düvazlarda Allah Muhammed ve on iki imamların isimleri zikredilirken cem’e katılanların manevi bir hazla coşmalarını, cezbeye kapılmalarını sağlar. Aynı zamanda muhtelif ders veren hikâyeler anlatılır insanlar eğitilmeye çalışılır.
"Hü" der, eğilir meydanı süpürür, sembolik olarak çulun (meydandaki halı, kilim v.b.) ucunu kaldırıp altına doğru "sırrı sır edenin demine hüü" deyip süpürgeyi üç defa “Allah,Muhammet, ya Ali” diye meydana çaldıktan sonra dara durur, süpürgeyi sol koltuğuna alır ve "hü" diyerek şu duayı okur:
"Hamdülillah Pirimiz ol Hacı Bektaş’dır. Üstadımız Al-i Muhammed'den Seyyid-i Farraş’dır Bercemal-i Muhammed Kemal-i İmam Hasan Şah Hüseyin Ali Ra Bülend'e salâvat" der. Tüm canlar: "Allahümme salli ala seyyidine Muhammed'in ve ala al-i Muhammed" diye salâvat getirir.
Bu Hizmeti Üç Bacı yapıyorsa yine aynı şekilde “hüü” diye meydana gelip, sırayla her biri birer defa süpürgeyi meydana çalarken “Allah, Muhammet, ya Ali” dedikten sonra
“Destur-u Pir... Biz üç bacıyız, Güruhu Naciyiz, Kırklar Meydanında Süpürgeciyiz... Süpürgeci Salman, Kör olsın Yezid-i Mervan, Zuhur eyleye Mehdi-yi sahip zaman... Nefes pir’dendir. Hü pirim hüü...” derler ve Dede’de şu gülbengi okur:
"Allah Allah. Seyit Farraş efendimizin hüsnü himmet ve hidayeti üzerimizde hazır ola. Hizmet sahipleri hizmetinden şefaat bula. Nur-u Nebi Kerem-i Ali Pirimiz Üstadımız Hacı Bektaş-ı Veli. Gerçek erenlerin demine hüü."
Görev itibariyle Selman’ı Piri Pakı temsil eder.
7.) Meydancı(İznikçi):
Cemevinin temizlenmesinden, tören için hazırlanmasından sorumludur. Cem’e gelenlerin ayakkabılarını düzeltir, yanlışlıkları önler. Meydancıpostu seccadeyi alıp,
“Hüü Erenler Hak Muhammet Ali Hizmeti geliyor” diye birer adım atarak üç defa tekrar eder darda durur ve Dede şu gülbengi okur;
“Bismi Şah Allah Allah… Bu post Hak Muhammet Ali’nin, Hünkâr Hacı Bektaş Veli’nin 12 İmamların Postu... Kamber Ali Sultanın sermiş olduğu post ola. Hizmet sahibinin hizmeti kabul muradı hâsıl ola. Dil bizden nefes pirimiz Hacı Bektaş Veli’den ola. Gerçeğe hüü...”Meydancıpostu serer niyaz eder yerine geçer. Görev itibariyle Hüzeymetü’l Ensari’yi temsil eder.
8.) Niyazcı(Sofracı, Lokmacı, Nakip, Kurbancı)
Kurban ve yemek işlerine bakar. Yiyecekleri eşit olarak dağıttıktan sonra:
“Elimde yok kantar ile terazi, herkes oldu mu hakkına râzı?” diye sorar. Lokmalar herkese ve eşit olarak dağıtılmışsa,”Önüne gelen Allah Allah …” diye lokmaların yenilenmesine başlamak için izin(destûr) verilir.
Lokmacı (sofracı) sofrayı alır, meydana gelir ve şu duayı okur.
“Evvel Allah diyelim, kadim Allah diyelim, geldi Ali sofrası, Şah versin biz yiyelim
demine hü diyelim. Sofra aldım destime Hakk’dan hidayet isterim, cümle cem erlerinden nasip nusret isterim, Allah ulu, sofra dolu, Pirimiz Hacı Bektaş Veli Allah, Muhammet, ya Ali” diyerek sofrayı meydana serer, lokmalar birer birer sofraya canların yardımıyla getirilir. Sonunda lokmacılar: "Hakk yetirsin" der ve tüm canlar "Er Hak bereket versin" derler.
Lokmacı: "lokmaların kabulüne diyelim Allah Allah"der.
"Canlar elimizde yoktur okka terazi, herkes hakkına oldu mu razı" diye üç defa sorar. Bütün canlar rızalık getirdikten sonra Dede herhangi bir cana şah lokmasını verip destur der ve cemdeki canlar lokmalarını yemeye başlarlar. Lokmalar yendikten sonra lokmacı: "Lokmalarımızın kabulüne diyelim Allah Allah"der ve Dede şu gülbengi okur:
"Allah Allah...
Şebber ve Şübber mürşid ve rehber sundular kevser
Elhamdülallah, elhamdülallah ------- (canlar da bir defa elhamdülillah der)
Sofra Ali'nin nimet Veli'nin
Elhamdülallah, elhamdülallah --------- (canlar da söyler)
El fakr-ül fakir, Haşimi zikir bu deme şükür
Elhamdülallah, elhamdülallah -------- (canlar da söyler)
Her kim yetirdi taam, ona cehennem haram
Yardımcımız olsun On iki imam ------- ( canlar Allah Allah der)
Lokma hakkına, evliya keremine, cömertler cemine, gerçek erenler demine hüü!"
Görev itibariyle Mahmut el Ensari’yi temsil eder.
9.) İbrikçi(Sakka, Sakacı, Sakî, Dolucu, Tezekâr, İbriktar):
Cem’de mersiyeler okuyarak sakka suyu dağıtır, susayanlara su verir. Lokmalar yendikten sonra, el temizliğini sağlamak için ibrik ve leğen getirip havlu tutan hizmet sahibidir.
Saki “say’ı Hüseyin” diyerek Hazreti Hüseyin’in Kerbelâ ’daki susuzluğunu anlatmak için onun aşkına su içilir.
Sonra tezekâr bir bacı ile birlikte gelir. Birisi ibrik leğen birisi de havlu tutar, canlar ellerini yıkarlar. Fakat bu yıkama simgesel bir yıkamadır. Ellerin tamamı değil başparmaklar yıkanır.
A.Yaşar KARAMAN “abdestimiz alınmış-namazımız kılınmış” adlı makalesinde tarikat abdestini şu şekilde tanımlar:
“Hz. Peygamber (s.a.v.) “Temizlik imandan gelir” sözüyle de imanın en önemli kısmının temizlik den geçtiğini işaret etmiştir. Yine Alevilikte ki dört kapı, Kırk makamının, ilki olan Şeriat kapısının on makamından biri de “temiz giyinmektir.” demek ki ibadete gelen kişi buna uymak zorundadır. Abdestin bir şeriat yönü, bir de Tarikat yönü vardır. ruhsal bedenimizi arındırmaktır, alçakgönüllü, mütevazi olmak, Turab-toprak olmaktır. Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurur ki “Nefsini bilen Rabbini bilir” sözleri nefsimizi temizlememiz yönündeki en doğru yolu göstermektedir. Alevi inancıda Batıni olarak tarikatta alınan abdest ise bir Hak, Muhammed, Ali ve Ehli beyt ile on iki İmam yoluna girerken ibadete (ceme) başlamadan önce topluluk önünde bu yola girmek ve yolun kurallarına uymak için ikrar (söz) vermektir. Hünkâr Hacı Bektaş Veli buyurur ki: “Su hem arıdır, hem arıtıcıdır. Su arifler makamıdır.” Temiz su her hangi bir kaba girerse, o kap suya döner, pisliği dışarıda bırakır. Kendisini arıtamayanın, başkasını arıtamaz. Şeriatta elbise ve ten kirlenirse su temizler. Ariflerde su ile ten temizlenmez. Çünkü yıkayıcı arınmayınca, yıkadığı da arınmaz temizlenmez” Öyleyse arif olanın içinde şeytani fiiller olmamalıdır. Âdem pis olamaz, pis olanı da su temiz edemez. Asıl abdest, Alevilerin abdesti esas budur. Nefsimizi, özümüzü bütün kötülüklerden temizleyerek, Yaratanın evi olan kalbimizi, gönlümüzü, temizleyerek onu orada mihman etmektir. İşte abdestimiz alınmıştır derken şeriatta aldığımız abdest değil, Allah’a verdiğimiz ikrardan, Hak, Muhammed, Ali ve Ehli beyit ile on iki imam yoluna girip, onun yani tarikatın hem inançsal hem de normal yaşantımız da kurallarını uygulayacağımız konusunda verdiğimiz ikrardır, işte aldığımız abdestimiz budur.”[11]
Cem birlemeden sonra tarikat yani el suyu hizmeti başlar.
Tarikat abdesti alınması için bir sofu, bir bacı hizmete başlar. Sofu/İznikci bir ibrik su, bir de el leğeni alır. Bacı da bir el havlusu alır. Önce kendileri abdest alır. Dar meydanına gelir, dara dururlar. Dede dua eder:
Allah, Allah, Allah....
Hizmetleriniz kabul ola, dileğinizi Hak, Muhammet, Ali vere, elleriniz dert görmeye, gönlünüz incinmeye, yoluna hizmet ettiğiniz Pir’in himmeti üzerinize ola.. .Dil bizden, nefes Hünkar’dan ola... Gerçeğe hüüü...
Duadan sonra sofu, bir elinde ibrik, diğer elinde leğen canlara su döker. Canlar iki elinin şahadet parmaklarını yan yana getirerek dökülen suyun altına tutarlar. Arkadan gelen bacı sofu canlara havlu uzatır. Sofular el silerler. Bacı her el silmeden sonra havluya niyaz eder. Bu vaziyette halkada bulunan canlara tarikat abdesti aldırırlar. Bitince önce sofu, sonra bacı abdest alırlar. Hizmetleri bitmiş olur. Hizmet eden sofu ve bacı tekrar dara dururlar. Dede şu duayı eder:
Allah, Allah, Allah....
Hizmetiniz kabul ola... Muradınız Hâsıl ola... Elinize, belinize, dilinize sahip olasınız. Abdestiniz devamlı ola... Yardımcınız Selmanı Pak ve Ali ola...
Seccade serilince Selman suyu verilebilir.
SAKKA suyu dağıtılması için Sakkacı meydana gelir. Çok kalabalık ise iki kişi de yardımcı olarak ellerinde birer tas su ile meydana gelirler. Ayaklar mühürlü bir şekilde yere inmeden hafif eğilerek “hüü” der ve doğrulup şu duayı okur:
“Destur-u Pir... Bismişah...
“[12]Biz Her canlıyı sudan yarattık”
Tüm dertlere derman, içenlere ab-ı hayat olsun.
Selam olsun İmam Hasan Şah Hüseyin’e
Ve İmam Hasan Şah Hüseyin’in evlâdına!..
Lanet olsun İmam Hasan Şah Hüseyin’in katillerine
Ve onların izinde gidenlere!..
Lütfuna muhtacız eyle ihsan ya Hüseyin
Derdimize senden derman eyle derman ya Hüseyin!..
Gayriye muhtaç kılma aşıkanı eleman
Sen medet kıl bizlere her vakit her an ya Hüseyin!..
Sad Hezaren lanet olsun ol sapıtmış güruha
Ki şehit kıldılar onlar seni ya Hüseyin!..
İsmi pak'ın hürmetine zikredeni koyma zulmette
Ver muradın gözü kan yaş ağlayanın ya Hüseyin!..
İznin ile su getirdim aşkına vermek için
Aşkınla içenlere kıl ab-ı hayat ya Hüseyin!.."
Sakkacılar "bir su veririm İmam Hasan Şah Hüseyin aşkına" diye diye Dede'den itibaren bütün canlara ya da üç cana birer yudum su içirirler. Sonra meydana gelir, kendileri de birbirlerine birer yudum su içirir, tek kişiyse kendisi bir yudum içer.
Sonra dara durur, sakkacı "Bel mezid(bilâkis çoğalsın)” der canlar da lanetullah kavme’l-Yezid" derler. Anlamı: Su Hayattır ve bu suyu Hüseyin’e vermeyen Yezid’e ve ona taraf olana lanet olsun.
Sonra canların üzerine üç tarafa elle su serpilir. Serperken de sakkacı
“Ya ilâhi kıl şefaat katresinden düşene dü cihanda ver muradın ya Hüseyin çağıranın” der Hemen tekrar dara gelirler, "hüü" diyerek şöyle devam eder:
"Allah Allah... Hizmetleriniz kabul ola. Muradlarınız hâsıl ola. Muhammed Ali, Ehl-i Beyt katarlarından, didarlarından ayırmaya. Adlarını zikrettiğiniz on iki imamların himmeti üzerinizde ola. Diliniz dert görmeye. Hakk erenler cümlemizi delili Şah-ı Merdân’dan ayırmaya. Dil bizden nefes Hazret-i Pir Hacı Bektaş-ı Veli'den ola. Gerçek erenler demine hüü."
Burada gözcü"dâr çeken didar göre erenler sefasına ere” der, Ayaktaki ve edep-erkânlı canlar rahat otururlar böylece meydan açılmış olur. Görev itibariyle Bilalı Habeş’i temsil eder.
6.) Süpürgeci(Ferraş) :
Peyikçi’den sonra süpürgeci(farraş) gelir.Cem meydanını iki kez “Allah Muhammed Ali “ diyerek yeri süpürür. Fakat süpürge yerden toz çıkarmaz. Süpürürken süpürge, eski yazıdaki “vav” harfi şeklinde bir sağa bir sola doğru gider gelir. Vav harfi Lâtin harflerindeki 9 rakamı gibi bir harftir. Bu süpürme işlemi simetrik şekilde yapılır. Yani önce 9 harfine benzetilerek süpürülür. Sonra 9 harfinin simetriği şeklinde süpürülürdü. Bu şekle tasavvufta çifte vav denir. “Vav” harfinin Ebced hesabına göre sayısal değeri 6’dır. İki tane “vav” yan yana gelince sayısal değerler 66 olur. Eski yazıda Allah yazdığınız zamanda Elif 1, Lâm 30 + Lâm 30 + h 5 = 66 yapar. Buna Bektaşîlikte Hurûfi (harfler) neşesi denir. Yani burada yapılan salâtların (ibadet, namazların) Allah rızası için yapıldığı anlatılmaktadır.[9]”
Süpürgeci, Dedenin karşısına geçer
“Allah Allah ! Üç bacıyız, güruhu naciyiz kırkların ceminde süpürgeciyiz. Süpürgeyi çaldı Selman, kör olsun Mervan, zuhur etsin Mehdi’yi sahibi zaman, Allah eyvallah, nefes pirdedir”der. Pir de ona gülbank çeker. Süpürgeci oturur. Süpürgenin iki manası vardır. Zahiri manası canlara çevrenizi temizleyin süpürün pislik içinde oturmayın, batıni manası ise, insanın iç dünyasına hitap eder. Süpürgecinin okuduğu tercümanda gürûhu naciyiz derken manası kurtulanlar topluluğundanız. Çünkü gerçek anlamda nefsinden kurtulanlar gürûhu naciden sayılır. “Kırkların ceminde süpürgeciyiz” derken, Hak cemi içinde görevimiz temizliktir, kalpleri temizleriz. “” Süpürgeyi çaldı Selman “’ın anlamı ise, Selman Fâris’dir . Selman Ehl-ibeyt yolunun mürşitlerindendir. Mürşid insanın içini temizler. ”Kör olsun Mervan” İnsanın içindeki kötü nefis kör olsun. ”Uyansın Mehdiyi sahibi zaman “ kötü nefis yok olunca onun yerine rahman hâkim olur. Mürşide teslim ol ki, o senin içindeki kötü huylarını gidersin. Seni irşad etsin, senin iç dünyana Hakk hâkim olsun.
Süpürgeci hizmetten sonra ibadet faslı başlar önce zakir saz ile düvaz denilen on iki imamların isimlerinin geçtiği ve ayrı ayrı övüldüğü deyişler okunur. Deyiş yörelere göre nefes, âyet, kelâm olarak da söylenir ki bunlar ilâhilerdir[10]. Bu düvazlarda Allah Muhammed ve on iki imamların isimleri zikredilirken cem’e katılanların manevi bir hazla coşmalarını, cezbeye kapılmalarını sağlar. Aynı zamanda muhtelif ders veren hikâyeler anlatılır insanlar eğitilmeye çalışılır.
"Hü" der, eğilir meydanı süpürür, sembolik olarak çulun (meydandaki halı, kilim v.b.) ucunu kaldırıp altına doğru "sırrı sır edenin demine hüü" deyip süpürgeyi üç defa “Allah,Muhammet, ya Ali” diye meydana çaldıktan sonra dara durur, süpürgeyi sol koltuğuna alır ve "hü" diyerek şu duayı okur:
"Hamdülillah Pirimiz ol Hacı Bektaş’dır. Üstadımız Al-i Muhammed'den Seyyid-i Farraş’dır Bercemal-i Muhammed Kemal-i İmam Hasan Şah Hüseyin Ali Ra Bülend'e salâvat" der. Tüm canlar: "Allahümme salli ala seyyidine Muhammed'in ve ala al-i Muhammed" diye salâvat getirir.
Bu Hizmeti Üç Bacı yapıyorsa yine aynı şekilde “hüü” diye meydana gelip, sırayla her biri birer defa süpürgeyi meydana çalarken “Allah, Muhammet, ya Ali” dedikten sonra
“Destur-u Pir... Biz üç bacıyız, Güruhu Naciyiz, Kırklar Meydanında Süpürgeciyiz... Süpürgeci Salman, Kör olsın Yezid-i Mervan, Zuhur eyleye Mehdi-yi sahip zaman... Nefes pir’dendir. Hü pirim hüü...” derler ve Dede’de şu gülbengi okur:
"Allah Allah. Seyit Farraş efendimizin hüsnü himmet ve hidayeti üzerimizde hazır ola. Hizmet sahipleri hizmetinden şefaat bula. Nur-u Nebi Kerem-i Ali Pirimiz Üstadımız Hacı Bektaş-ı Veli. Gerçek erenlerin demine hüü."
Görev itibariyle Selman’ı Piri Pakı temsil eder.
7.) Meydancı(İznikçi):
Cemevinin temizlenmesinden, tören için hazırlanmasından sorumludur. Cem’e gelenlerin ayakkabılarını düzeltir, yanlışlıkları önler. Meydancıpostu seccadeyi alıp,
“Hüü Erenler Hak Muhammet Ali Hizmeti geliyor” diye birer adım atarak üç defa tekrar eder darda durur ve Dede şu gülbengi okur;
“Bismi Şah Allah Allah… Bu post Hak Muhammet Ali’nin, Hünkâr Hacı Bektaş Veli’nin 12 İmamların Postu... Kamber Ali Sultanın sermiş olduğu post ola. Hizmet sahibinin hizmeti kabul muradı hâsıl ola. Dil bizden nefes pirimiz Hacı Bektaş Veli’den ola. Gerçeğe hüü...”Meydancıpostu serer niyaz eder yerine geçer. Görev itibariyle Hüzeymetü’l Ensari’yi temsil eder.
8.) Niyazcı(Sofracı, Lokmacı, Nakip, Kurbancı)
Kurban ve yemek işlerine bakar. Yiyecekleri eşit olarak dağıttıktan sonra:
“Elimde yok kantar ile terazi, herkes oldu mu hakkına râzı?” diye sorar. Lokmalar herkese ve eşit olarak dağıtılmışsa,”Önüne gelen Allah Allah …” diye lokmaların yenilenmesine başlamak için izin(destûr) verilir.
Lokmacı (sofracı) sofrayı alır, meydana gelir ve şu duayı okur.
“Evvel Allah diyelim, kadim Allah diyelim, geldi Ali sofrası, Şah versin biz yiyelim
demine hü diyelim. Sofra aldım destime Hakk’dan hidayet isterim, cümle cem erlerinden nasip nusret isterim, Allah ulu, sofra dolu, Pirimiz Hacı Bektaş Veli Allah, Muhammet, ya Ali” diyerek sofrayı meydana serer, lokmalar birer birer sofraya canların yardımıyla getirilir. Sonunda lokmacılar: "Hakk yetirsin" der ve tüm canlar "Er Hak bereket versin" derler.
Lokmacı: "lokmaların kabulüne diyelim Allah Allah"der.
"Canlar elimizde yoktur okka terazi, herkes hakkına oldu mu razı" diye üç defa sorar. Bütün canlar rızalık getirdikten sonra Dede herhangi bir cana şah lokmasını verip destur der ve cemdeki canlar lokmalarını yemeye başlarlar. Lokmalar yendikten sonra lokmacı: "Lokmalarımızın kabulüne diyelim Allah Allah"der ve Dede şu gülbengi okur:
"Allah Allah...
Şebber ve Şübber mürşid ve rehber sundular kevser
Elhamdülallah, elhamdülallah ------- (canlar da bir defa elhamdülillah der)
Sofra Ali'nin nimet Veli'nin
Elhamdülallah, elhamdülallah --------- (canlar da söyler)
El fakr-ül fakir, Haşimi zikir bu deme şükür
Elhamdülallah, elhamdülallah -------- (canlar da söyler)
Her kim yetirdi taam, ona cehennem haram
Yardımcımız olsun On iki imam ------- ( canlar Allah Allah der)
Lokma hakkına, evliya keremine, cömertler cemine, gerçek erenler demine hüü!"
Görev itibariyle Mahmut el Ensari’yi temsil eder.
9.) İbrikçi(Sakka, Sakacı, Sakî, Dolucu, Tezekâr, İbriktar):
Cem’de mersiyeler okuyarak sakka suyu dağıtır, susayanlara su verir. Lokmalar yendikten sonra, el temizliğini sağlamak için ibrik ve leğen getirip havlu tutan hizmet sahibidir.
Saki “say’ı Hüseyin” diyerek Hazreti Hüseyin’in Kerbelâ ’daki susuzluğunu anlatmak için onun aşkına su içilir.
Sonra tezekâr bir bacı ile birlikte gelir. Birisi ibrik leğen birisi de havlu tutar, canlar ellerini yıkarlar. Fakat bu yıkama simgesel bir yıkamadır. Ellerin tamamı değil başparmaklar yıkanır.
A.Yaşar KARAMAN “abdestimiz alınmış-namazımız kılınmış” adlı makalesinde tarikat abdestini şu şekilde tanımlar:
“Hz. Peygamber (s.a.v.) “Temizlik imandan gelir” sözüyle de imanın en önemli kısmının temizlik den geçtiğini işaret etmiştir. Yine Alevilikte ki dört kapı, Kırk makamının, ilki olan Şeriat kapısının on makamından biri de “temiz giyinmektir.” demek ki ibadete gelen kişi buna uymak zorundadır. Abdestin bir şeriat yönü, bir de Tarikat yönü vardır. ruhsal bedenimizi arındırmaktır, alçakgönüllü, mütevazi olmak, Turab-toprak olmaktır. Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurur ki “Nefsini bilen Rabbini bilir” sözleri nefsimizi temizlememiz yönündeki en doğru yolu göstermektedir. Alevi inancıda Batıni olarak tarikatta alınan abdest ise bir Hak, Muhammed, Ali ve Ehli beyt ile on iki İmam yoluna girerken ibadete (ceme) başlamadan önce topluluk önünde bu yola girmek ve yolun kurallarına uymak için ikrar (söz) vermektir. Hünkâr Hacı Bektaş Veli buyurur ki: “Su hem arıdır, hem arıtıcıdır. Su arifler makamıdır.” Temiz su her hangi bir kaba girerse, o kap suya döner, pisliği dışarıda bırakır. Kendisini arıtamayanın, başkasını arıtamaz. Şeriatta elbise ve ten kirlenirse su temizler. Ariflerde su ile ten temizlenmez. Çünkü yıkayıcı arınmayınca, yıkadığı da arınmaz temizlenmez” Öyleyse arif olanın içinde şeytani fiiller olmamalıdır. Âdem pis olamaz, pis olanı da su temiz edemez. Asıl abdest, Alevilerin abdesti esas budur. Nefsimizi, özümüzü bütün kötülüklerden temizleyerek, Yaratanın evi olan kalbimizi, gönlümüzü, temizleyerek onu orada mihman etmektir. İşte abdestimiz alınmıştır derken şeriatta aldığımız abdest değil, Allah’a verdiğimiz ikrardan, Hak, Muhammed, Ali ve Ehli beyit ile on iki imam yoluna girip, onun yani tarikatın hem inançsal hem de normal yaşantımız da kurallarını uygulayacağımız konusunda verdiğimiz ikrardır, işte aldığımız abdestimiz budur.”[11]
Cem birlemeden sonra tarikat yani el suyu hizmeti başlar.
Tarikat abdesti alınması için bir sofu, bir bacı hizmete başlar. Sofu/İznikci bir ibrik su, bir de el leğeni alır. Bacı da bir el havlusu alır. Önce kendileri abdest alır. Dar meydanına gelir, dara dururlar. Dede dua eder:
Allah, Allah, Allah....
Hizmetleriniz kabul ola, dileğinizi Hak, Muhammet, Ali vere, elleriniz dert görmeye, gönlünüz incinmeye, yoluna hizmet ettiğiniz Pir’in himmeti üzerinize ola.. .Dil bizden, nefes Hünkar’dan ola... Gerçeğe hüüü...
Duadan sonra sofu, bir elinde ibrik, diğer elinde leğen canlara su döker. Canlar iki elinin şahadet parmaklarını yan yana getirerek dökülen suyun altına tutarlar. Arkadan gelen bacı sofu canlara havlu uzatır. Sofular el silerler. Bacı her el silmeden sonra havluya niyaz eder. Bu vaziyette halkada bulunan canlara tarikat abdesti aldırırlar. Bitince önce sofu, sonra bacı abdest alırlar. Hizmetleri bitmiş olur. Hizmet eden sofu ve bacı tekrar dara dururlar. Dede şu duayı eder:
Allah, Allah, Allah....
Hizmetiniz kabul ola... Muradınız Hâsıl ola... Elinize, belinize, dilinize sahip olasınız. Abdestiniz devamlı ola... Yardımcınız Selmanı Pak ve Ali ola...
Seccade serilince Selman suyu verilebilir.
SAKKA suyu dağıtılması için Sakkacı meydana gelir. Çok kalabalık ise iki kişi de yardımcı olarak ellerinde birer tas su ile meydana gelirler. Ayaklar mühürlü bir şekilde yere inmeden hafif eğilerek “hüü” der ve doğrulup şu duayı okur:
“Destur-u Pir... Bismişah...
“[12]Biz Her canlıyı sudan yarattık”
Tüm dertlere derman, içenlere ab-ı hayat olsun.
Selam olsun İmam Hasan Şah Hüseyin’e
Ve İmam Hasan Şah Hüseyin’in evlâdına!..
Lanet olsun İmam Hasan Şah Hüseyin’in katillerine
Ve onların izinde gidenlere!..
Lütfuna muhtacız eyle ihsan ya Hüseyin
Derdimize senden derman eyle derman ya Hüseyin!..
Gayriye muhtaç kılma aşıkanı eleman
Sen medet kıl bizlere her vakit her an ya Hüseyin!..
Sad Hezaren lanet olsun ol sapıtmış güruha
Ki şehit kıldılar onlar seni ya Hüseyin!..
İsmi pak'ın hürmetine zikredeni koyma zulmette
Ver muradın gözü kan yaş ağlayanın ya Hüseyin!..
İznin ile su getirdim aşkına vermek için
Aşkınla içenlere kıl ab-ı hayat ya Hüseyin!.."
Sakkacılar "bir su veririm İmam Hasan Şah Hüseyin aşkına" diye diye Dede'den itibaren bütün canlara ya da üç cana birer yudum su içirirler. Sonra meydana gelir, kendileri de birbirlerine birer yudum su içirir, tek kişiyse kendisi bir yudum içer.
Sonra dara durur, sakkacı "Bel mezid(bilâkis çoğalsın)” der canlar da lanetullah kavme’l-Yezid" derler. Anlamı: Su Hayattır ve bu suyu Hüseyin’e vermeyen Yezid’e ve ona taraf olana lanet olsun.
Sonra canların üzerine üç tarafa elle su serpilir. Serperken de sakkacı
“Ya ilâhi kıl şefaat katresinden düşene dü cihanda ver muradın ya Hüseyin çağıranın” der Hemen tekrar dara gelirler, "hüü" diyerek şöyle devam eder:
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz